Paylaş
Facebook

Hayatta, herkesin kolay kolay veremeyeceği bazı kararlar vardır.
Doğduğun, yaşadığın, rahatının yerinde olduğu memleketi bırakıp daha önce hiç tanımadığın bir başka ülkeye, bambaşka bir kültüre taşınmayı ve orada hayatını sürdürmeye karar vermek de herkesin gösteremeyeceği bir cesareti gerektirir.
Ben de bu cesareti, bundan tam on yıl önce; kızımın iyi bir öğrenim görmesi ve dünya vatandaşı olarak yetişmesi düşüncesiyle Kanada’da yaşamaya karar vererek gösterdim. Henüz küçük bir ilkokul öğrencisi olarak Kanada’ya gelen kızım, kısa sürede yeni yaşamına adapte olarak, hem okul hayatında hem de sosyal yaşamda bir çok başarılar göstererek beni gururlandırdı.
Kanada’ya genç yaşta bir öğrenci veya yurt dışında daha çok para kazanmak isteyen bir gurbetçi olarak gelmedim. Mülteci veya sığınmacı da değilim. Çok sevdiğim bir aile dostumun tavsiyesi ile, “skilled immigrant” programına başvurdum ve Kanada’nın kabul etmesiyle PR Card alarak geldim.

 
Türkiye’deki kariyerimi, emekliliğimi, oldukça güzel sayılacak sosyal yaşamımı ve maddi koşulları terk ederek, beni hiç kimsenin tanımadığı Kanada’da sıfırdan yeni bir hayata başlamak gerçekten kolay verilecek bir karar değildi.
Yaşadığım tüm sıkıntılara rağmen Kanada’da olmaktan mutluyum ve buraya gelme sebebim olan kızımın başarılarını ve mutluluğunu görmek, yaşanmış bütün sıkıntıları unutturuyor.
Kanada’ya gelmemiş olsaydım büyük bir ihtimalle bugün ya Yunanistan ya da İngiltere’de yaşıyor olacaktım. Oralarda yaşamak daha mı iyi olacaktı veya kötü mü olacaktı bilemeyiz ama Kanada’da yaşamayı seçtiğimden dolayı hiç pişman olmadım. Hatta; keşke bu ülkeye 25 yaşımda gelmiş olsaydım diyorum bazen…
Kızıma daha güzel bir gelecek kurmak için Kanada’ya gelişimle birlikte yaşananlar sadece yeni bir ortamda kendimi tanıtmak ve burada ayakta durmaya çalışmakta sınırlı kalmadı. Her nedense, benim Kanada’ya gelişim, Türkiye’deki bazı kişilere dert oldu. Yeni hayatımın beşinci senesi dolarken bile, ilk günden itibaren devam eden “sıkılmadın mı, ne zaman döneceksin?” sorularına gülerken, bir yandan da memleketi sosyal medya üzerinden kurtaracağını düşünen “çakma” vatanseverler tarafından “Türkiye’den kaçanlar” olarak tanımlanmamıza sabır göstermek zorunda kaldım.
Bunlar ve bunlara benzer bazı yaşanmış örnekler bile Kanada’daki kimsenin başkasının hayatını sorgulamadığı ve gereksiz sorular sorulmayıp, yapılan herşeyde insanlar tarafından desteklenilen bir yaşam tarzının kıymetini anlamamıza yetiyor. Gerçek şu ki; ben buraya ne tatile, ne daha çok para kazanacağım diye geldim, ne de Türkiye’deki hayatın zorluklarından kaçtım.


Buraya gelirken kimsenin bana “hoşgeldiniz, biz de sizi bekliyorduk” demeyeceğinin bilinciyle, Kanada’ya ayak basan herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşamakla beraber daha da fazlasını bana yaşatan kötü niyetli insanlar sayesinde bir çok tecrübe sahibi oldum. Kanada’da geçirdiğim on yıl içinde neredeyse bütün bir hayata sığacak kadar tecrübeler yaşadım. İhaneti, kalleşliği, aç gözlülüğü, iki yüzlülüğü, asılsız dedikoduları, saygı duyduğum insanların sorgusuz infazını gördüm. Sevdiğim insanlarla ilişkimi bile etkileyen iftiralara uğradım. Kendimden vazgeçtiğim halde kızımın geleceğini korumak zorunda kaldım ve bunun için mücadeleye devam ediyorum.
Bütün bu olumsuzlukların bile pozitif etkileri oldu. Otuz yıllık arkadaştan daha dürüst ve güvenilir “yabancı” dostlar edindim. Arkadaş ile tanıdığım kişi arasındaki farkı ilk defa farkettim. En önemlisi, hayat kurtaran gerçek sevgiyi buldum. Bütün bu olumlu etkileri Kanada’da yaşadığım tecrübeler sırasında farkettiğim için bu ülkeyi ayrıca çok sevdim. Kendi muhasebemi yaptığım zaman tek gördüğüm gerçek, kararlarımda ve hareketlerimde hiç bir yanlış yapmadığım fakat yola beraber çıktığım kişileri doğru seçmediğimi farketmek oldu.
Bugün Kanada’ya gelişimin onuncu yılını kutluyorum. Yanımda çok sevdiğim dostlarım, arkadaşlarım var. Şehir merkezinden uzakta oturduğum için, şu an yanımda olmasını çok istediğim halde burada olmayan daha bir çok kişi var. Belki de ömüzdeki sene çok özel bir kişi daha olur aramızda ve hayatımın tek eksik kalan en güzel parçası da tamamlanmış olur.


Sevgili genç arkadaşlar; Kanada’nın sizler gibi iyi eğitimli, güçlü ve donanımlı kişilere ihtiyacı var. Buradaki eğitim sistemi ve okul dışı faaliyetlerinize verilen destekleri iyi kullanın. Kanada’nın daha iyi bir ülke olabilmesi için sizler arasından yetişecek mühendislere, doktorlara, siyasetçilere ve özellikle hukukçulara ihtiyacı var. Bir kaç yıl içinde sizleri, ülkenin en başarılı bireyleri arasında göreceğimize inanıyoruz. Hedeflediğiniz yolda emin adımlarla ilerleyiniz. Bu vesileyle, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı Kutluyorum.

“Perfect” bir gelecek sizlerin olsun.