Paylaş
Facebook

Gerçekten olağanüstü günler yaşıyoruz. Bir yandan son üç aydır evde kapalı, kendimizi izole etmeye çalışıyoruz, ama öbür yandan da izole olmadığımız günler için inanılmaz bir özlem duyuyoruz. Ailemizi ve arkadaşlarımızı tekrar görebilmek, sofralarımızda tekrar ağırlamak ve sokakta gezinmek istiyoruz. Ama evimizin önünde sokağa çıktığımızda bile karşıdan birisi geliyorken tereddüt içinde birbirimize maskeler arkasından şüpheli şüpheli bakarak kaldırımın kenarlarından geçiyoruz. Restoranlara gitmiyoruz, spor salonlarında egzersiz yapmıyoruz, hatta doktor veya hastaneye gitmekten bile korkuyoruz.

Birçok hastam sağlıklı bir şekilde tedbir almakla aşırı korkular yüzünden sağlıksız bir yaşam arasındaki çizginin nerede olduğunu soruyor. Bu ayki yazımda da bunu cevaplamaya çalışacağım.

İlk olarak dışarıda egzersiz yapmanın faydalarından bahsetmek istiyorum. Ben neredeyse bütün hastalarıma dışarı çıkıp egzersiz yapmalarını öneriyorum. Özellikle yaşlı olan hastalar için evde kapalı ve hareketsiz bir hayat tehlikeli olabilir. Çünkü adelelerimizi kullanmadığımız zaman 48 saat icinde adalelerimiz zayıflamaya başlıyor ve dengemizi kaybetmek gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. 65 yaş üstündeki bir insan için düşüp kalça kemiğini kırmak kanserden daha kötü bir durum olabilir. Kalça kemiği iyileşene kadar diğer bütün adaleler güçsüzleşebiliyor ve sonra yürümek bile zor olabiliyor.  Korona virüsü yüzünden evde koltuk ve yatak arasında dolaşmak gibi bir noktaya gelmememiz gerek. Bu nedenle her gün dışarı çıkıp egzersiz yapmayı herkese öneriyorum.

Peki ya sokaklar insan doluysa? Yeni yayınlanmak üzere olan bir araştırmaya göre Koronavirüs hastalığını kapma riskiniz dışarda yürüyorken kapalı alana göre 20 kat daha az. Bunun nedeni Koronavirus parçacıkların dışarıda çok daha kolay ve çabuk dağılıp etkisiz hale gelmesi.

Yani bu virüs dar bir alanda bir kişinin hapşırması veya öksürmesinden sonra ya o havayı içimize çekmemizden ya da hastanın az önce değdiği bir objeye (mesela bir kapı tokmağı ya da kredi kart makinası) değip sonra ellerimizi gözlerinize ya da ağzımıza değdirmemizden bulaşıyor. Bu tür bulaşım yollarını önlemenin en etkili yöntemleri, el yıkamak, mümkünse ellerimizle dokunmamak ve maske takmak oluyor.

Hastalık kapma riskini azaltmak için birçok işyeri prosedürlerini değiştiriyor. Bizim doktor muayenehanemiz de Kanada’daki bütün doktor ofisleri gibi bu uygulamaya katıld. Hastalarımızla artık yüz yüze görüşmenin yanında telefon ya da görüntülü video konferans şeklinde görüşebiliyoruz.

Tabi bunun artıları da var, eksileri de var.

Artılar gerçekten çok fazla ve bence ileride bunun sağlık sistemimizde kalıcı bir değişiklik olacağını göreceğiz. Şu anki Koronavirüs korkularını bir tarafa bıraksak bile, Ontario’da eski sistemde hastanın evden çıkıp, doktorun ofisine gidip, ofiste bekleyip sonra doktorla görüşebilmesi için ortalama 4 saat zaman ayırması gerekebiliyordu. Halbuki telefon veya video konferans ile görüşmelerde bu doktora erişme süresi 0 dakikaya iniyor. İstediğiniz zaman, istediğiniz yerde hatta alışveriş yaparken ya da araba kullanırken bile doktorunuzla artık görüşebiliyorsunuz!

Telefon görüşmesinin bence en önemli eksi noktalarından biri ise ister istemez hasta ve doktor arasında iletişim eksikliği. İletişimin %80’i kelime kullanmadan yüz ifadesi gibi sözlü olmayan iletişim yöntemleri ile oluyor. Bunun dışında bazı hastalıkların teşhisi mutlaka yüz yüze görüşerek konulabilir.

Bu tarz durumlar için hastalarıma bu günlerde video konferans öneriyorum. İletişim daha kolay oluyor. Ve ekranda bakarak bazi teşhisleri daha kısa zamanda koyup tedaviyi başlatabiliyoruz. Telekonferans için Skype, FaceTime, WhatsApp, Zoom, ve Ontario’nun kendi geliştirdiği OTNhub gibi birçok opsiyon var. Ben özellikle Zoom’daki hacking olaylarını duyduktan sonra Skype kullanmaya başladım. Bu da aslında telefon veya video konferans ile görüşmenin başka önemli sakıncası. Hiçbir şey yüz yüze doktorun ofisinde görüşmek kadar hasta mahremiyetini koruyamaz.

Özetle bu günler için yine de şanslıyız ki, görüşmelerimizi telefon ya da video konferansla yüz yüze görüşmenin sağladığı özel olanaklar ile yapabilme olanağımız var.

Herkese sağlıklı günler dilerim. Yakında tekrar görüşmek umuduyla.