Büyük şehir hayatı yaşayanlarda kaygı ve depresyondan sorumlu olan beynin amigdala bölgesi daha fazla çalışıyor. Dolayısıyla büyük şehirde yaşamak stres düzeyini artırıyor. Bu nedenle kırsal kesime göre büyük şehirlerde yaşayanlarda kaygı bozukluğu % 21, depresyon ise %39 daha fazla görülüyor.
Kaygı bozukluğu ve depresyon daha fazla görülüyor
Büyük şehirlerde yaşamanın bireyin ruh sağlığı üzerinde önemli etkiler oluşturduğuna dikkat çeken uzmanlar, stresle başa çıkılmasında etkili olabilecek bazı önlemler alınmasını öneriyorlar.
2050 yılında dünya nüfusunun % 66’sının büyük şehirlerde yaşayacağının öngörüldüğünün altını çizen uzmanlar, büyük şehir stresi ile başa çıkmak için şu tavsiyelerde bulundu:
Doğa ile birlikte olmak / Parklara gitmek: Duygudurum ve belleği iyileştirir, çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite’yi (ADHD) hafifletir.
Arabadan uzak durmak: Mümkün olduğunca yürüyerek veya bisiklet ile ulaşımın sağlanması. Büyük şehirde araba kullanmanın stresi savaş pilotluğu ile eşdeğerdir.
Yaşadığınız mahalleyi tanımak: Mahallenin farkında olmak, hangi dükkanların var olduğunu bilmek, sosyal olarak bağlı olmak ve kendini güvende hissetmeyi sağlar.
Gürültü: Rahatsız edecek düzeyde ses veya gürültü olduğunda gürültüyü engellemek mümkün olmasa da nereden geldiğini ve kaynağını öğrenmek, kontrolün kendinde olduğu duygusunu oluşturarak kişiyi rahatlatabilir.
Kriz anında kaçacak sığınak: Kişi kendini çok kötü hissettiğinde her an kaçacak bir sığınağı olmalı. Bu kişinin kendi evi, bir arkadaşı veya bir kafe bile olabilir.